İnsan yabancısı olduğu bir şehirde zamanla bir sürü şeyi öğrense ve ilk zamanlardaki acemiliği ufak ufak gitse de bazı şeyleri keşfetmekte ne kadar da geç kaldığına şaşıyor.
Evvelsi gün eve dönerken, biraz ağır yediğimi düşünüp yürümeye karar verdim. Neticede metroyla 3-4 duraklık, yani yaya olarak yarım saatlik filan kısa bir mesafe.. Artık bisikletle şehri turladığım için yol bulma, kaybolma filan gibi tasalarım büyük ölçüde ortadan kalktığı için de pek gurur duydum kendimle..
Ama yürüyüş esnasında bisiklet yolumu takip etmekten vazgeçip daha güzel görünen ara sokaklara daldım. Kafamdaki kabataslak haritayla çok zorlanmadan ilerlerken, evime sadece 3 dk. mesafede
barlar sokağı yakıştırmasına kesinlikle layık, son derece sevimli bir
Straße olduğunu fark ettim. Evet, şehirdeki sekizinci ayımı tamamlarken!
Geç olsun da güç olmasın da denilebilir ama yabancılık zor zenaat..