25 Haziran 2010 Cuma

Berliner Kindheit um Neunzehnhundert

Bu yılı Berlin'de geçireceğim çoktandır belliyken, ama yine de henüz gelmeme hayli zaman varken, büyük ölçüde tesadüf eseri Benjamin'in çocukluk anılarına denk gelmiştim. Hasbelkader çocukluk üzerine yazdığıma, üstelik de Berlin yolcusu olduğuma göre muhakkak kitabı okumalıydım..
Gariptir, bir yıldan uzun süreye yayılan tüm denemelerimde başarısız oldum. Ya araya başka işler başka okumalar girdi, ya anlatının dalga boyuna uyum sağlayamadım, ya da basitçe zamanı değildi.
Geçen hafta bir kez daha kitabı elime aldığımda, ne kadar çabuk ve zevkle okuduğumu fark ettim. Ve anladım ki esas mesele araziyi tanımakmış. Benjamin'in söz ettiği sokakları, parkları, meydanları, şehirde dokuzuncu ayım biterken, artık kolayca gözümün önüne getirebilmenin keyfi ve hazzıyla bir çırpıda okudum bitti..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder