21 Şubat 2010 Pazar

Pazar

Haftasonları, özellike de Pazar günleri çok acayip hissediyorum. Odamda yalnız yalnız çalışırken, her zamanki gibi ara ara procrastination bağlamında mail'lerime bakıyorum ve genellikle pek bir şey gelmemiş oluyor. Böyle zamanlarda tanıdığım herkes şu anda beni unutmuş, sakince hayatına devam ediyor, ve ben tamamen yalnızım gibi geliyor.
Tam öyle değil elbette, biliyorum. Ama yine de eş dost Pazar gününün huzurlu ve güzel taraflarını başkalarıyla paylaşırken, kendi yalnızlığım içime hafiften darallar getiriyor. Keşke diyorum, ben de tembel kahvaltıların parçası olsaydım, boş boş evde dolansaydım, televizyon izleyip laflasaydım..
Neyse ki Almanlar kaffee und kuchen diye bir şey icad etmiş de hep bir öğleden sonra daveti bulunuyor. Hele de Maike gibi devrimci arkadaşlar kahveyi şaraba, keki kısıra çevirebiliyorsa ne ala! :)

4 yorum:

  1. ha-ha, seni tenzih ederim şekerim.
    yazıya da ilham olan (zira "iyi pazarlar" diye biten) günün tek mail'i şahsınıza aittir! :)

    YanıtlaSil
  2. artık her pazar internet erişimim olacak abla can. orada burada sürtmeye son desem de istanbul'da sürteceğim aşikar. ama yazarız yine de iki satır senin için evden çıkmadan. :)

    YanıtlaSil
  3. oo, bi şey yazdık, hemen ağlak muamelesi yaptınız yaa! :)

    YanıtlaSil