Görenler bilirler, Azam Palas'ın salonu, muhteşem bir manzaraya olmasa da izlemesi gayet keyifli bir açıklığa bakar. Benim için bu
manzaranın en güzel hali sabahlarıdır, zira büyük şans eseri güneş tam evin karşısından doğar. Çoğu sabah henüz karanlıkken uyanmış, duş, üst baş, bilgisayara yerleşip işe koyulma gibi işlere dalmışken, birden hafif pembemsi ışığı fark edip salondaki koltuklardan birine kurulmuşumdur. Ta ki ortalık tamamen çiğ bir sarıya bürünene kadar..
Burada da hep sabahları karanlıkta kalkıyorum ama Berlin'deki odama sadece akşam güneşi vuruyor. Onu da çok seviyorum elbette, hiç itirazım yok. Yine de itiraf etmem lazım, İstanbul'da güneşin doğuşunu fena halde özledim..
Belki bu sabah! :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder