6 Mart 2010 Cumartesi

dur bir mola ver!

Berlin'deki hayatım yoğun çalışma dönemleri ve kısa molalar şeklinde geçiyor - belki de bütün hayatım.. Ve fark ediyorum ki en beceriksiz olduğum şeylerden biri bu molaların hakkını vermek, tadını çıkarmak. Sanki kenara çekmek, işe ara vermek hafif bir endişe yaratıyor. Sanki her şey hep dolu dizgin gitmeye, akmaya devam etmeli. Aksi takdirde garip bir yeniden başlayamama fobisi hasıl oluyor. Geç kaldım, yanıtsız mailler birikti, blogumu aksattım, yetişmem gereken çok fazla deadline, yetiştirecek bir dünya şey var, gibi..
Halbuki çalışırken de hep dinlenmek, hep mola vermek istiyorum. Galiba okul çocuklarının dersteyken sabırla teneffüs zilini beklemesi, sesi duyar duymaz bahçeye fırlaması, ama birazdan yine ders başlayacak diye düşünüp derhal içinin burkulması gibi bir şey.
Şu okul bitmedi gitti!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder