6 Aralık 2009 Pazar

Rosenkohl

Susanne'a soracak olsak herhalde en sevdiğim yemeğin brüksel lahanası (Almanca adı nedense gül/gonca lahanası manasına geliyor) olduğunu söyler - ki bu da değil bizzat kendime, herhangi birine asla yakıştıramayacağım bir evsaf. Fakat, hayat...
Hem çabuk ayıklandığı, hem şıp diye piştiği, biraz soğan ve soya sosuyla kavrulunca da hiç fena olmadığı için gerçekten çok sık rosenkohl yediğimi itiraf etmek zorundayım. (Kabak, havuç, mantar, patlıcan filan da arada yedek kulübesinden oyuna katılıyor.)
Çok yakında kolları sıvayıp mutfağa girmem, gerçek anlamda yemek pişirmekten de yemekten de anladığımı kanıtlamam şart oldu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder