Bir arşiv bağımlısı olarak Sultanahmet civarında çok zaman geçirdiğim için esnafın hello, ola, buongiorno, bonjour gibi girizgâhlarla lafa girme çabalarına alışkınım. Günlerce aylarca şu adamlar artık beni tanısın ve her gün buradan geçtiğimi anlasın da şu turist yaftasından kurtulayım istemişimdir.
Burada durum biraz farklı. Özellikle oturduğum semt itibarıyla etrafta herkes Türkçe konuşuyor ve ben bu insanlarla kaynaşsam mı yoksa onlardan uzak mı dursam kestiremiyorum. 'Onlar' benim ağzımdan çıkan bir laf duymadıkları için ilk birkaç gün acaba anladığımı anlıyorlar mı gibi bir kararsızlık yaşadım. Merhaba desem mi demesem mi? Gülümsesem mi, çaktırmasam mı? Çünkü bir yandan aynı dili konuşuyoruz, bir yandan da anlaşmamız çok kolay görünmüyor.
Sonra baktım, esnaf burada da aynı esnaf, ve ben yine olmuşum señorita! Şimdilik yalan da olmayan bu Endülüs kimliğime sığınmayı seçiyorum, bakalım sonraki günler ne gösterir...
demek kaçak oynuyosun ha? yanına buralardan biri gelir gelmez ortaya çıkar yalnız ne bok olduğun. ni ha ha haaa!
YanıtlaSil